İL DANIŞMA MECLİSİNDE BAŞBAKANIMIZLA BULUŞTUK
2011 GENEL SEÇİM STARTINI VERDİK
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşık 9 ay sonra 2011 Haziran'ının ilk haftası genel seçimin gerçekleştirileceğini belirterek, ''Büyük ihtimalle Haziran'ın ilk haftasında bunu gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ne yapacaksak Mart'a kadar bütün ön hazırlıklarımızı bitirmemiz lazım. Teşkilat olarak çok güçlü bir hazırlık, dinamik bir hazırlık... Rehavet olmayacak'' dedi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Divan Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanlığı diye bir kurumunun bulunduğunu, bu kurumun Türkiye'nin en önemli ve ciddi kurumlarından biri olduğunu vurguladı.
Erdoğan, ''Eğer siz bir danışma yapacaksanız, bir çalışma yaptırtacaksanız, böyle bir kurum burada dururken, niçin farklı yerlere gidiyorsunuz? Farklı yerlerden kendinize sipariş bir şeyler istiyorsunuz? Hani Cumhuriyetin kurumlarına karşı değildiniz? Hani Cumhuriyet müesseselerine saygılıydınız? İşte Cumhuriyetin kurumu burada. 82'de 94'te bu konuda yapılmış açıklamaları var. Buyurun yenisini istiyorsanız tekrar müracaat edersiniz. Niçin orada değil de sağda-solda, ilgili-ilgisiz her yerde kendinize göre bir şeyler arıyorsunuz? Biz toplumu dizayn etmek, topluma gömlek giydirmek durumunda değiliz'' diye konuştu.
Kendilerinin toplumu dizayn etmek, topluma gömlek giydirmek değil, toplumun hissiyatını anlamak talep ve beklentilerini karşılamak durumunda olduklarının altını çizen Erdoğan, ''Siyasetçilerin görevi budur. Partilerin görevi topluma kendi projelerini dayatmak değil, toplumun taleplerini yerine getirmektir. Hiç kimse umut ticareti yapmasın. Hiç kimse şark kurnazlığı içinde olmasın'' diye konuştu.
İstanbul'dan bir kez daha ''Eğer samimiyseniz gelin bu meseleyi istişare edelim konuşalım ve çözelim. Artık Türkye'nin gündeminden bunu çıkaralım'' diye seslendiğini belirten Erdoğan, TESK Genel Kurulu öncesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı kısa görüşmede, verdiği sözü hatırlattığını söyledi.
''GELİN BAŞÖRTÜSÜ MESELESİNİ ÇÖZELİM''
Yeni bir anayasa istediğini kaydeden Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na yeni anayasanın uzun sürebileceğini söylediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''3 maddelik bir başörtüsü meselesi var. Meydanda da söz verdiniz. 'Biz bunu çözeriz' dediniz. Hemen gelin bunu çözelim. Fazla vaktimizi de almaz. Hemen bir kaç günlük olay. Gelin bunu yapalım. Biz de bunu çözmek istiyoruz. Gelin başlayalım. Siz talimatınızı verin, ben de talimatımı hemen vereyim. Diyanet İşleri Başkanlığımız zaten hazır. Ama siz Diyanet İşleri Başkanlığına da inanmıyorsanız, kimlerden istifade etmek istiyorsanız onları da davet edin. Biz de yardımlarını talep edeceğimiz bilim adamlarını davet edelim. Birlikte bu çalışmayı yapsınlar. Ondan sonra adımı atalım. Kararı verelim işi bitirelim.
Kendilerine bunu söyledim. Bu konular Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürülmez. Bu konular yargıda, şurada burada neticesi belirlenen konular değil. 'Ben inancımdan ötürü başımı örtüyorum' diyen bir kıza dayatma yapılamaz, yapamazsınız. Onun için bu anayasa kampanyasında dikkat ederseniz ileri demokrasi, özgürlükler inanç özgürlüğü, eğitim özgürlüğü bunları halletmekten daha doğal ne olabilir? Gelin bunu halledelim. Ama samimi değilseniz, yine geri adım atacaksanız, yine çark edeceksiniz, lütfen en azından milletin değerleriyle genç kızların umuduyla oynamayın. Dün bize, 'anayasa değişikliğini niçin aceleye getiriyorsunuz? Niçin yeni dönemi beklemiyorsunuz?' diyenler, Anayasa değişikliğine bu gerekçeyle karşı çıkanlar, şimdi maalesef Anayasa değişikliğiyle ilgili olarak sürekli gündemde bunu tutuyorlar. Bu kadar sürede anayasa yapılır mı? Katılımcı bir süreç işletilebilir mi? uzlaşma sağlanır mı? Hiçbir konuda görüşmeyi değil, her konuda çalışan arkadaşlarını havale edenler, bu kadar kısa zamanda hangi konuyu neyi ortaya koyacaklar? merakla bekliyoruz. Çünkü bu iş fındık, fıstık meselesi değil. Kayısı meselesi değil.''
TOPHANE'DE MEYDANA GELEN OLAYLAR
Başbakan Erdoğan, gündemde YÖK meselesinin tutulduğuna da işaret ederek, kendilerinin bu meselede de samimi olduklarını söyledi.
''Bu ülkenin birliği, bütünlüğü, bu ülkenin bayrağı ve İstiklal Marşı, bu ülkenin dili resmi dil olarak söylüyorum, bunun altını tekrar çiziyorum, resmi dil olarak söylüyorum, bu ülkenin dili, bu ülkenin kutsal değerleri her türlü tartışmanın ve siyasi polemiğin üzerindedir'' diyen Erdoğan, konuşmasında Tophane'de meydana gelen olaylara da atıfta bulunarak, şöyle devam etti:
''Tophane'de meydana gelen olaylar üzerinden yeni bir kutuplaşma kampanyası başlatılmak istendi. Topluma kaygı ve korku pompalanmak istendi. Tabii ki bu tuzağa düşmedik. Sağduyu içinde, aklı selimle hareket ettik. O tuzaklar boşa çıktı. Aynı şekilde konserlerde, uluslararası spor organizasyonlarında yapılan çirkin protestolara, partimize, partililere yönelik saldırılara tahammülsüzlük gösterilerine aldanıp, aynı dille mukabele etmedik. AK Parti'yi tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük tuzağına çekmek isteyenler 8 yıl boyunca hayal kırıklığı yaşadılar. Bakın biz 12 Eylül akşamı otomobil konvoylarıyla, bir zafer sarhoşluğu içinde caddelere, sokaklara dökülmedik. Dedik ki, 'biz birilerinin yaptığı gibi zafer sarhoşu olmayacağız, biz bu neticeyi de olgunlukla karşılayacağız. Bununla da biz bir ders vereceğiz.''
Bu olgunluğun da gösterildiğini ifade eden Erdoğan, bunların siyasette birer ilk olduğunu söyledi.
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, ''Zira biz birleştirici olmaya, bütünleştirici olmaya, ülkeyi büyütmeye, milleti huzur ve refaha ulaştırmaya devam edeceğiz. Biz kardeşliğimizi pekiştirmenin, kardeşliğimizi çok daha ileri seviyelere taşımanın gayreti içinde olmaya devam edeceğiz. Şu anda birileri bölünme gibi, parçalanma gibi, ihanet gibi kavramları ulu orta kullanarak, semboller üzerinden istismara yönelerek, yeni kutuplaştırmalar üretmeye çalışıyor. Ayakta kalabilmek için milletin duygularını istismar etmekten çekinmeyeler her zaman kaybederler'' diye konuştu.
Kendilerinin ne MHP, ne CHP, ne de BDP'nin yönetimiyle işlerinin olmadığını da kaydeden Erdoğan, ''Biz MHP'li kardeşlerimize sesleniyoruz, biz CHP'ye gönül vermiş kardeşlerimize sesleniyoruz, BDP'ye gönül vermiş kardeşlerimize sesleniyoruz. Diyoruz ki; 'lütfen bizi iyi izleyin, iyi takip edin, biz bu ülkede milletimiz için ne yaptık? Size hizmetkar olmaktan başka ne yaptık? Bir efendi olma sevdamız oldu mu? Bunları bir izleyin.' Biz milletimize efendi olmaya gelmedik, biz milletimizin hizmetkarı olmaya geldik. Bu anlayışla bu yolculuğa devam edeceğiz'' şeklinde konuştu.
ANİ HARABELERİNDE CUMA NAMAZI
Milletin verdiği mesajı anlamanın, milletin rotasını izlemenin önemini dile getiren Erdoğan, milletin hissiyatını istismar edenlerin ise çıkmaz sokağa gireceğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları ifade etti:
''Aynı kişiler bırakın sorunların çözümüne destek vermeyi, bugüne kadar alternatif olacak, derde deva olacak tek bir çözüm önerisini milletin gündemine taşımış değiller. İşte bakın, liderlerden bir tanesi Kars Ani harabelerine gitti. Allah kabul etsin orada bir cuma namazı kıldılar. Ama bakın onların Ani harabeleri aklına gelmediği dönemde biz Ani harabelerine 42 kilometrelik duble yolu yaptık.''
Ani harebelerini ziyareti sırasında bir köy evine misafir olduğunu, orada kendilerini ağırladıklarını da anlatan Erdoğan, kendilerine kete, çay yapıldığını, tulum peyniri, bal ikram edildiğini söyledi.
Çoban olan evin efendisinin ise bir süre sonra kendilerine katıldığını dile getiren Erdoğan, ''Epeyce aradan sonra evin efendisi de geldi. Sürülerin kokusu da daha üzerindeydi. Onlarla beraber oturduk, dertleşmeye başladık. Bizim Ani harebeleriyle hayatımız bu, ilişkimiz bu. Şimdi orada duble yol var. O duble yolla Ani harabeleri, yapılacak yatırımlarla çok farklı bir konuma gelecek. Turizmde çok daha farklı bir konuma gelecek'' dedi.
Kars'ın kışı ve karının çok güzel olduğunu ve oraya yönelik yapılan ciddi yatırımların da bulunduğunu belirten Erdoğan, İstanbul'dan oraya Uludağ'dan daha kısa bir zamanda ulaşmanın mümkün olduğunu, tesisler bittiği zaman oraların da ciddi bir cazibe merkezi haline geleceğini kaydetti.
81 vilayetin köyleriyle her şeyiyle iç içe olduklarını da anlatan Erdoğan, yaşam şekillerinin bu olduğunu söyledi.
''BU ÜLKENİN RESMİ DİLİ''
''Bizim her zamankinden daha fazla huzura ihtiyacımız var'' diyen Erdoğan, huzura çok daha yakın olunduğunu da belirtti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Tahrike, kışkırtmaya, öfkeli açıklamalarla bölücülük, ihanet gibi kavramlarla süreci baltalama gayreti gösterenler, milletin de, tarihin de önünde hesap veremezler. Bizi millet tanıyor. Milletin tanıması yeter. Bizim kimseye bu noktada halkımızdan başka hesap verme gibi, Allah'tan başka hesap verme gibi derdimiz yok. Bu ülkenin birliği, bütünlüğü, bu ülkenin bayrağı ve İstiklal Marşı, bu ülkenin dili resmi dil olarak söylüyorum, bunun altını tekrar çiziyorum, resmi dil olarak söylüyorum, bu ülkenin dili, bu ülkenin kutsal değerleri her türlü tartışmanın ve siyasi polemiğin üzerindedir.
1071'de Malazgirt'ten itibaren bu toprakları biz hep birlikte inşa ettik. Bu toprakları hep birlikte kendimize vatan edindik. Ortak değerleri birlikte inşaa ettiğimiz gibi ideallerimizi de ortak şekillendirdik. Bizim mazimiz de birdir, kaderimiz de birdir. Kardeşlik içinde geleceğe yürüyeceğiz. Konuşarak, görüşerek, istişare ederek sorunları çözeceğiz. Her türlü meseleyi demokrasi içinde, TBMM zemininde çözüme kavuşturacağız. Kararı ne olursa olsun her yerde, her zaman millet verecek, parlamento verecek.''
AK Parti olarak her seçimden güçlü bir şekilde, başarıyla ve gururlu bir şekilde çıktıklarını belirten Erdoğan, ''Allah'a hamd olsun ki; hiçbir seçim sonucunun ardından rehavete kapılmadık, zafer mahmurluğu içinde olmadık, şımarmadık, her seferinde yeni bir milat dedik, yeni bir başlangıç yaptık, her seferinde yeni bir sayfa açtık'' dedi.
Her seferinde çıtayı daha yükseğe çektiklerini, Türkiye'ye hizmet yolunda rehavete, yorgunluğa ve bıkkınlığa asla prim vermediklerini de anlatan Erdoğan, 13 Eylül sabahından bu yana her alanda iyi haberler alındığını kaydetti.
Türkiye'nin büyümede 2010 yılı ikinci çeyreğinde de yüzde 10,3 gibi bir oranla dünya genelinde 3. sırada yer aldığını anlatan Erdoğan, 15 Eylül'de işsizlik rakamlarının açıklandığını, Haziran ayında işsizliğin, geçen yıl Haziran ayına göre 2,5 puan, yüzde 10,5'a gerilediğinin öğrenildiğini belirtti.
İMKB'nin 13 Eylül sabahından itibaren tarihi seviyede artışlar kaydettiğini de söyleyen Erdoğan, ihracatın Eylül ayında geçen yılın Eylül ayına göre yüzde 10,25 oranında artış gösterdiğini dile getirdi.
Türkiye'nin Uluslararası Para Fonuna olan borcunun 23,5 milyar dolardan, 6,1 milyar dolara gerilediğini, 26,5 milyar dolardan devralınan Merkez Bankası rezervlerinin de 76 milyar dolara ulaştığını anlatan Erdoğan, Türkiye'ye ilkleri yaşatmaya da devam ettiklerini söyledi.
Erdoğan, ''Çılgın Proje'yi açıklamayacağım. O sonraki iş. Ama hazırlıklarımız devam ediyor. O projeyi gümbür gümbür basın toplantısıyla açıklayacağız'' dedi.
Ulaştırma Bakanının bir süre önce İstanbul-İzmir otobanı ile ilgili bir açıklama yaptığını ve o açıklamanın kim vurduya gittiğini söyleyen Erdoğan, Dilovası'ndan Hersek'e 3 kilometrelik köprü yapılacağını ve 2 yıl içinde biteceğini anlattı.
Marmaray Projesi'ni de hatırlatan Erdoğan, lastikli tüp geçiş çalışmalarının son noktasına geldiğini, 3. Boğaz Köprüsü için çalışmaların yürüdüğünü de belirtti.
''9 AY SONRA SEÇİM''
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları dile getirdi:
''Yaklaşık 9 ay sonra seçim. Büyük ihtimalle Haziran'ın ilk haftasında bunu gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ne yapacaksak, Mart'a kadar bütün ön hazırlıklarımızı bitirmemiz lazım. Teşkilat olarak çok güçlü bir hazırlık, dinamik bir hazırlık... Rehavet olmayacak. 2011'de zaten bir taraftan teşkilatımızda aday adaylarının belirlenmesi ve Mart başından itibaren aday tespit çalışmalarına gireceğiz. Bütün aday tespit çalışmalarında liyakati esas almak suretiyle İstanbulumuzu en güzel şekilde temsil edecek adaylarımızı tespit etmemiz lazım.''
Bu dönemde partililerin ''Acaba kim aday olursa, referandumda yüzde 58'i bulduk, yüzde 58'in üzerinde bir oyla İstanbul'dan çıkarız'' diye bakması gerektiğini de ifade eden Erdoğan, ''Bu o kadar önemli ki, bunu başardığımız anda evelallah bu ne demektir biliyor musunuz? Türkiye diyecek ki; 'partim, eğer muhalefet, şunlar, bunlar size destek vermiyorsa bile anayasayı gelin siz değiştirin'.
Başbakan Erdoğan'ın konuşması sırasında, salonda bulunanlar, ''Gençlik seninle gurur duyuyor'' şeklinde tezahürat yaptılar.
CHA